-->

3 Nisan 2020 Cuma

author photo

Çok az bulunan ve çok değerli olduğu sanılan şey olarak toplumda kullandığımız 
“Bulunmaz Hint kumaşı” deyiminin acıklı öyküsünü biliyor musunuz?

İngilizlerin, Hindistan üzerindeki hâkimiyeti 1612’de British East İndia Company aracılığıyla başladı. Şirket, 17. yüzyıl boyunca ülkenin en önemli şehirlerinde ticarî merkezler kurdu. Demir, kömür ve diğer madenlerin işletilmesiyle birlikte çay ve pamuk üretimi açısından da bölge oldukça verimli ve bereketliydi.
1757’de şirket artık bir devlete dönüşmüştü. İngilizlerin düzenli ordularının karşılarında küçük Hint prenslikleri dayanamıyordu.

KUMAŞLARI HİNTLİLER BEĞENMEDİ


Böylece Britanya Krallığı 1803’e gelindiğinde Pencap bölgesi hariç ülkenin tamamını sömürge ile ele geçirdi . Pamuk üretimi oldukça kazanç sağlayan bir sektördü. Hindistan’ın verimli topraklarında ucuz iş gücü sayesinde üretilen pamuklar gemilerle İngiltere’ye götürülüyor ve kumaş yapılıp satılıyordu.
Tekstil fabrikalarında üretilen bu kumaşların yine Hindistan’a pazarlanması planlanmaktaydı. Ancak bu girişim İngilizlerin büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Çünkü Hintliler, İngiliz kumaşlarını beğenmiyor ve daha pahalı olduğu için yerli ürünleri almayı tercih ediyorlardı. Ülkede bir türlü ithal kumaş kullanımı yaygınlaşmıyordu. Peki, ne yapmalıydı?

AÇ GÖZLÜ KAPİTALİZM


Şirket yönetimi caydırıcı bir yönteme başvurdu. El tezgâhlarında kumaş dokumalarını engellemek için Hintli çıkrıkçıların parmaklarını kestirdi. Düğüm atmalarını önlemek amacıyla özellikle de başparmakları kesiyorlardı. Eli ve kolu tamamen kesilenler de vardı. Bunlar az sayıda da değildi. Neredeyse 100 bin kişi bu caniliğin kurbanı olmuştu. Bunun sonucunda Hint kumaşı birden ortadan yok oldu ve pazar tamamen İngiliz ürünlerine kaldı. Açgözlü kapitalizm her zamanki gibi yine kazanmıştı!

Yazıda 0 Yorum Var


EmoticonEmoticon

Sonraki Yazı Next Post
Önceki Yazı Previous Post